
Türkiye Neden Haklı?
İsrail medyasında çıkan son yorumlarda Türkiye’nin 2019’da Libya ile yaptığı deniz yetki anlaşması “hayali” olarak nitelendiriliyor. Oysa bu iddialar, uluslararası hukukun en temel prensiplerini görmezden geliyor.
İsrail medyasında çıkan son yorumlarda Türkiye’nin 2019’da Libya ile yaptığı deniz yetki anlaşması “hayali” olarak nitelendiriliyor. Oysa bu iddialar, uluslararası hukukun en temel prensiplerini görmezden geliyor.
14 Eylül’de yapılacak olan Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) eyalet seçimleri, yalnızca bölgesel bir siyasi yarış olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Almanya’nın son yıllardaki gidişatına ışık tutacak bu seçimler, ülkenin siyasi ve toplumsal yönelimleri açısından kritik bir dönemeç niteliği taşıyor. Zira Almanya’daki göçmen kökenli seçmenlerin, özellikle de Avrupalı Türklerin oy tercihleri, bu sürecin en dikkatle izlenecek unsurları arasında yer alıyor.
Dünya siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler, uluslararası düzenin güvenlik algısında ciddi bir kırılmaya işaret etmektedir. ABD Başkanı Donald Trump’ın, Savunma Bakanlığı’nın (Department of Defense) isminin yeniden “Savaş Bakanlığı” (Department of War) olarak değiştirilmesi yönündeki çıkışı, salt sembolik bir öneri değildir. Bu söylem, küresel güvenlik politikalarında dilsel ve zihinsel bir dönüşümün işaretidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız, yani Yurtdışı Türkleri için sarf ettiği “canımızın bir parçası, başımızın tacıdır” sözleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin diasporasına verdiği değeri bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bu değerli beyanat, sadece manevi bir iltifat değil, aynı zamanda Yurtdışı Türklerinin ülkemiz için taşıdığı stratejik önemin bir ifadesidir.
Tarih, vicdanın en keskin sınavlarına sahne olurken, bugün Gazze’de yaşananlar, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın ortak hafızasına kazınıyor.
Yıllardır süregelen, ancak son dönemde şiddeti ve pervasızlığı zirveye ulaşan bu mezalim, kelimelerin kifayetsiz kaldığı, görüntülerinse kalpleri dağladığı bir soykırım trajedisine dönüştü. Masum sivillerin, çocukların ve kadınların topyekûn bir yok edişin hedefi haline gelmesi, uluslararası hukukun, insan hakları söylemlerinin ve medeni dünyanın değerlerinin ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Trabzon’a İstiklal Madalyası’nın takdim edilişi, sadece 101 yıllık bir gecikmenin telafisi değil, aynı zamanda bu kadim şehrin Kurtuluş Savaşı’na yaptığı paha biçilmez katkıların bir tescilidir.
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan bir fotoğraf, aslında çağımızın küresel siyasetini özetleyen bir tablo gibiydi. Oval Ofis’te bir masa, masanın arkasında oturan ABD Başkanı ve karşısına adeta birer “öğrenci” gibi sıralanmış Avrupalı devlet başkanları… İlk bakışta sıradan bir diplomatik görüşme gibi görünen bu sahne, biraz daha dikkatle incelendiğinde uluslararası sistemin derin yapısını gözler önüne seriyor: Bir “patron” ve onun karşısında “talimat” bekleyenler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi, farklı ideolojik akımların ve liderlerin mücadelesiyle şekillenmiştir. Bu derin siyasi mirasın en önemli temsilcilerinden biri olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), kuruluşunun 24. yılında, aslında çok daha köklü bir siyasal geleneğin taşıyıcısıdır. Parti, resmi kuruluş tarihi olan 2001’den çok önce, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 55 yıllık siyasi hayatıyla inşa ettiği Milli Görüş hareketinin mirası üzerine kurulmuştur.
Zengezur Koridoru tartışmaları, uluslararası ilişkiler ve jeopolitik analizlerin karmaşıklığını gözler önüne seren önemli bir vaka sunuyor.
Bölgedeki her aktör, koridorun potansiyel faydaları ve riskleri üzerine kendi retoriğini inşa ederken, pek çok yorumcunun gözden kaçırdığı temel bir gerçek var: koridorun geçeceği topraklar, egemen bir devlet olan Ermenistan’ın mülkiyetindedir. Bu basit ama hayati detay, tüm denklemi baştan aşağı değiştirir ve tartışmaların yüzeyselliğini ortaya koyar.
Uluslararası ilişkilerde yaşanan her stratejik hamle, çoğu zaman görünenin ötesinde çok katmanlı bir mantık zincirini barındırır. Bu bağlamda, son dönemde yaşanan ve bazı çevrelerce “Azerbaycan Türkiye’yi sattı” ya da “Aliyev Erdoğan’ı sattı” gibi sığ ve aceleci yorumlarla etiketlenen gelişmeler, aslında bölgesel ve küresel güç dengelerinin incelikli bir satranç oyununun parçasıdır.
Çerez | Süre | Açıklama |
---|---|---|
cookielawinfo-checkbox-analytics | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Analytics". |
cookielawinfo-checkbox-functional | 11 months | The cookie is set by GDPR cookie consent to record the user consent for the cookies in the category "Functional". |
cookielawinfo-checkbox-necessary | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookies is used to store the user consent for the cookies in the category "Necessary". |
cookielawinfo-checkbox-others | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Other. |
cookielawinfo-checkbox-performance | 11 months | This cookie is set by GDPR Cookie Consent plugin. The cookie is used to store the user consent for the cookies in the category "Performance". |
viewed_cookie_policy | 11 months | The cookie is set by the GDPR Cookie Consent plugin and is used to store whether or not user has consented to the use of cookies. It does not store any personal data. |